Skrotum (torba) içindeki toplardamarların genişlemesi olarak tanımlanabilecek olan varikosel, adölesan çağdaki birey ve ailesi üzerinde önemli etkileri olan bir anormalliktir.
Adölesan (Gençlerde) Varikosel
Varikosel sıklığı 10 yaş altı çocuklarda düşük (%3) iken ilerleyen yaşlarda artmakta ve 19 yaşında erişkin ile benzer oranlara (%15) ulaşmaktadır. Zayıf kişilerde, hızlı buluğ çağına girenler ve ailesel öyküsü olanlarda varikosel daha sık saptanmaktadır. Varikoselin çeşitli mekanizmalarla testislerde gelişim bozukluğuna ve sperm oluşumunda bozulmaya yol açtığı iyi bilinmektedir. Burada kişiyi olası bir infertiliteden korumak temel amaçken, tanı ve tedavi kriterleri erişkinden bazı farklılıklar göstermektedir. Tanıda ayakta ve yatarak yapılan skrotal fizik muayene altın standart olup, renkli doppler ultasonografi gibi ek incelemeler şüpheli sağ varikosel varlığında ve skrotal muayeneyi güçleştiren durumlarda gerekebilmektedir. Karşılaştırmalı testis hacimlerinde 2 ml’den fazla veya %20’den fazla volüm kaybı, sperm parametrelerinde bozulma (ileri yaş adölesanda) başlıca cerrahi tedavi endikasyonlarıdır. Burada amaçlanan, etkilenen testisin ameliyat sonrası ortalama 12 ay içinde karşı tarafın büyüklüğünü yakalamasıdır (catch-up fenomeni). Subklinik adölesan varikoseller ise yıllık hacim kaybı açısından tercihan ultrosografi veya orşidometri ile izlenmelidir. Testisleri etkilenmemiş gençlerde varikosel derecesinden bağımsız olarak yıllık izlem uygulanabileceğine yönelik yayınlar mevcuttur. Yine güncel seriler operasyon başarısının yaştan da bağımsız olduğunu göstermektedir. Tedavide güncel metod subinguinal yaklaşımlı mikrocerrahi varikoselektomidir. Bir optik büyütme ile de (arter ve lenfatikler korunarak) oldukça başarılı sonuçlar alınabilir. Nüks olgularda yeni bir operasyon gerekebilmektedir. Aileler olası infertilite sorunlarına karşın, varikosel saptanan erkek çocuklarına düzenli Üroloji muayenesi yaptırmalıdır.